Amaç yolculara en iyi konforu sunmak

"Amaç yolculara iyi konforu sunmak"

İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme AŞ CEO’su Gökhan Buğday ile geçen yıl ekim ayında yeni tasarımıyla hizmete açılan havalimanındaki sistemleri konuştuk. Uygulanan tüm sistemlerde tam otomasyon ve en ileri teknoloji kullanıldığını belirten Buğday, yolcuların maksimum konforu sağlaması için her türlü fedakarlıkta bulunduklarını söyledi. Bu yıl 10 milyonun üzerinde yolcuya hizmet vermeyi amaçladıklarını açıklayan Buğday, bir yıl içinde de tüm sistemleri tamamen oturtacaklarını vurguladı.

Havalimanı’nın kuruluş ve bugünkü durumundan kısaca bahseder misiniz?

Bildiğiniz gibi Sabiha Gökçen Havalimanı 2001 yılında açıldı. Ondan önce Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde İleri Teknoloji Endüstri Parkı projesindeki son safhaydı. Yani bir havalimanının yapılmasıyla bu proje nihayete erecekti ve son aşamasına ulaşacaktı. Ancak bu bölgede görülen ihtiyaç üzerine o zaman havalimanının yapılması birinci öncelik olarak ele alındı ve 2001 yılında havalimanı hizmete açıldı. O dönemden bugüne havacılıktaki sıkıntılar, ortaya çıkan krizler derken çok fazla bir gelişim gösteremedi ama son dönemde özellikle Ulaştırma Bakanlığı’nın almış olduğu tüm kullanılabilir havaalanlarının işletmeye alınması kararı ve herkesin uçağa binebilir olması, belirli vergilerin indirilmesi, fiyat rekabetinin oluşturulması, iç hattaki uçuş ağlarının yeni havayolu şirketlerine açılmasıyla burada bir rekabet oluştu ve fiyatlar aşağı inmeye başladı. Dolayısıyla talep arttı ve havacılıkta ciddi bir gelişme yaşandı. Bu gelişme içerisinde Sabiha Gökçen Havalimanı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı yatınm yapma ihtiyacı duydular buradaki alt yapıyı geliştirebilmek için. Bu amaçla daha önceki projelerde başarılı olan yap-işletdevret modelini burada da uygulamaya karar verdiler. Burada da bu şekilde başlayan süreç 2007 yılında ihaleye gidilmesi ve 2008 yılı mayıs ayında da devreye alınmasıyla sonuçlandı. Bu devralındıktan sonraki çalışmalarla yoğunluk gösteren yolcu ve uçak trafiği bizim devraldıktan sonra yaptığımız çalışmalarla daha da yükseldi. 2008 yılını 4.4 milyon yolcuyla kapatmıştık. 2009 yılını 6.6 milyon yolcuyla kapattık ki ilk hedefimiz 5.5’ti revize ettik. 2010 yılında 10 milyon yolcu sayısının üzerine çıkmayı hedefliyoruz. Bu şekilde hızlı bir yükselişe geçtik. Terminalin geçen yıl açılmasıyla şekil tamamıyla değişti.
Eskiden tenninaldeki sıkışık operasyonumuz, yeni tasarımla çok daha rahat, çok daha konforlu ve zaman harcanabilir hale geldi.

Yapısal özellikleri içerisinde neler var havalimanında?
210 bin metrekareye yakın kapalı alanımız var yeni terminalimizde. 4.850 araçlık park yerimiz var. Yeme-içme alanlarımız her türlü konfora ve rahatlığa sahip. Aynca her türlü bütçeye hitap edecek şekilde alternatiflerimiz var. Büyüme kapasitesi olarak terminalimiz her iki tarafa da 48 metrekare büyüyebiliyor herhangi bir operasyonu aksatmadan. Alanlanmız geniş, çok ferah. Yani yolculann aradığı konforun hemen hemen hepsi sağlanmış durumda. ISG havalimanı otelimizi de hizmete açtık, yolcularımız otelimizden de istedikleri şekilde faydalanabiliyorlar. Daha fazla yolcunun, daha fazla uçağın peşinde koşuyoruz şu anda.

Tesis teknik yönetimi hakkında bilgi verir misiniz?
Bina teknik yönetimi tamamıyla otomasyon sistemi çerçevesinde gerçekleştiriliyor. İsimlendirmeden aydınlatmaya kadar tüm sistemler otomatik olarak yönlendiriliyor ve işletiliyor. Şimdi bunların senaryolarını oluşturuyoruz. Çünkü bu senaryoları oluşturup sisteme girdiğimiz zaman o senaryo üzerinden verim alabiliyoruz. Bu senaryoları deneme yoluyla gerçekleştiıiyonız. İşte ışığı şuradan kapatırsak ne olur, havalandırmayı böyle açarsak ne olur, yaz ve kış kullanım şartları nasıl olur, kaç derecede kullanmalıyız, suyu ne kadar açmalıyız gibi, çeşitli senaryolar oluşturarak en verimli kullanımı sağlamaya çalışıyoruz. Bunu geliştirmek tamamen deneyerek ve senaryolarla geçen süreç içinde oluyor. Geçen süreçte özellikle Kasım ayından beri gelen süreçte elektrik tüketimi konusunda yoğun çalıştık mesela.Orada bayağı bi gelişme sağladık. 90.000 kW/saat olan günlük tüketimi 70.000e kadar indirmeyi başardık. Tabi ki hava şartlarına göre değişiyor ama normal zamanlarda, mevsim standartlarında giderse 70.000 civarında tutabiliyoruz.
Bunları hep görerek ve yaşayarak yapıyoruz, bu senaryoları da sisteme giriyoruz. Bir yılı doldurduğumuzda yani tüm mevsimleri yaşadığımızda net verilere ulaşmış olacağız.

Ne kadarlık bir tasarruf öngörüyorsunuz?
Başka ne tür projeleriniz devam ediyor?

Bu şekilde de minimum yüzde 20 civarında tasarruf sağlayabilir olacağız. Bu da muhteşem bir şey bizim için. Green Airport çalışmalarımızı yürütüyoruz, çevreci havalimanı olmak için. Atıkların ayrıştırılması, bunlara göre çalışan sistemlerin salınımlarının ölçülmesi, gürültü ölçülmesi gibi çalışmalarımızı yürütüyoruz. Onları bitirdiğimiz zaman Green Airport için lisans başvurumuzu yapacağız. Bunun dışında Engelsiz Havalimanı projemiz devam ediyor. Onlarla ilgili küçük eksikliklerimiz kaldı, onu da tamamlayıp başvurumuzu yapacağız. Kısacası teknik olarak her türlü yeniliği havalimanımızda uyguluyoruz. Binamız zaten son sistem teknolojilerle oluşturuldu havalandırmasından aydınlatmasına kadar. Gördüğünüz gibi gün ışığı tamamıyla yeterli olabiliyor terminal içinde hiçbir aydınlatma kullanmadan. Bu yaklaşık 10-15 saat hiç elektrik açmadan günü geçirmemize imkan tanıyor.

İklimlendirme konusunda nasıl bir sisteminiz var?
Tamamıyla otomatik bir sistemimiz var. Tüm hava bir kere süzülerek veriliyor. Dışandan taze havayı alıp içeriye basma şeklinde vermiyoruz. Filtrelenerek belli bir şeyden geçirilerek içeri veriliyor. Dış camlar özellikle ısıyı ve soğuğu geçirmeyecek özel bir cam.
Ayrıca yangın konusunda da yüksek derecelere kadar ısıya dayanıklı.

Güvenlik sistemleri çerçevesinde neler yapıldı?
Güvenlik sistemlerimiz hem ulusal hem uluslar arası tüm talepleri karşılayabilecek standartlar çerçevesinde oluşturuldu. Son sistemler uygulanıyor elektronik anlamda. Özellikle x-ray cihazlarımızda kontrol ekranları var. Kontrol ekranlarımızda operatörü yerinden kaldırmadan bagajı kontrol edebilecek ikinci bir kontrol ekranı var. Bu bizim verimliliğimizi artırıyor. Çünkü operatör yerinden kalkmadan aranması gereken yolcunun bagajını kontrol ediyor ve gerekiyorsa aranmasını sağlıyor. Bunun gibi birçok teknik hizmeti sunuyoruz. Çok hassas sistemler uyguluyoruz. Fiziki güvenlik elemanları, bizim kendi şirketimize ait. LGM Güvenlik AŞ adında bir şirketimiz var. ISG bünyesindeki güvenlik elemanlarını oraya aktardık. Onların havacılık güvenliği konusundaki eğitimleri devam ediyor. Tamamen resmi kurumların denetiminde bu çalışmalar yürütülüyor. Tüm personelimiz eğitiliyor. Bu eğitimler bittikten sonra arkadaşlarımızın bakışı ve algılamaları çok daha farklı olacak tabi ki. Soft eğitimlerle de geliştiriyoruz bunu. Güvenlik bildiğiniz gibi her geçen gün daha fazla ön plana çıkıyor maalesef geriye gitmesi gerekirken.
En küçük bir olay tüm dünyada güvenlik konusunu yeniden gündeme getirebiliyor. Yani bu bitmeyecek gibi görünüyor. Özellikle bizim bulunduğumuz coğrafya da çok hassas bu konuda. Bu nedenle güvenlik her zaman önceliklerimiz arasında yer alacak. İkinci plana atabileceğimiz bir konu değil.

Yangın güvenliği konusunda nasıl bir sistem bulunuyor?
Yine bu konuda da tam otomatik yangın güvenlik sistemleri ve yangın koruma perdelerimiz var. Yangın olan alanı kapatıyor bu perdeler. Yangın alanın ilk alındığı zaman üç dakika içinde yangın alarmının gerçek olup olmadığının kontrol edilip bildirilmesi gerekiyor. Bu olmadığı zaman, üç dakika içinde kontrol edilip bilgi verilememesi durumunda sistem otomatik olarak yangın alarmı alınan bölgede söndürme ve perdeleme işlemlerine başlıyor. Onun için yangın alarmı alındığında üç dakika içinde ilgili bölgeye gidip kontrol edilip bilgi verilmesi gerekiyor ki "burada yangın yok" vs. gibi uyanlar yapılsın. Bu olmadığı durumlarda sistem otomatik olarak yangını söndürme işlemlerine başlıyor. İtfaiye yapılanması zaten havalimanında uçaklann sayısı ve büyüklüğüne göre, kategoriler halinde bulunduruluyor. Tüm binanın itfaiye hizmetleri oradan da temin edilebiliyor, dışarıdaki normal belediyelerin yangın istasyonlarından da faydalanabiliyor. Ama kendi söndürme, yangın hortumlan ve fıskiye sistemlerimiz gerekli her yerde var.

Aydınlatma sistemini anlatır mısınız biraz?
Aydınlatma konusu çok değişik bir şekilde projelendirildi. Biz yüzde 70’ini direk, yüzde 30’unu tavan vasıtasıyla veriyoruz ki direk olarak insanların gözüne ışık gelmesin ve çok fazla parlaklık oluşmasın diye. Tavanımızda ışığı yansıtan paneller var, bu paneller aydınlatma sisteminin yüzde 30’unu yukarıdan yansıtılarak gelmesini sağlıyor. Özellikle bu dış pencereler güneş ışığını maksimum seviyede alabilmek için kullanıldı. 16 tane pencere var büyük şekilde. Bunlar bize maksimum seviyede ışık sağlayabiliyorlar. Oluşturulan aydınlatma sistemleri, şu anda ona güneşin olduğu bir havada da bize yeterli ışığı sağlıyor.

Seslendirme konusunda nasıl bir yapı oluşturuldu?
Seslendirme de aynı şekilde özel bir proje olarak ele alındı. Yansımanın engellenmesi ve çok net olarak duyulabilmesi konusunda çalışmalar yapıldı. Anonslann yaklaşık yüzde 85’lik kısmı uçak seferleriyle ilgili anonslar ve bunlar otomatik olarak yapılıyor ki farklı farklı sesler çıkarıp insanlan rahatsız etmesin ve zamanını geçirmesin diye. Ancak gecikmeli uçaklarda veya özel anons istenen kayıp yolcu vs. gibi durumlarda anonsları manuel yaparak minimum oranda otomasyondan kaçmayı planlıyoruz. Ki içeride bir rahatsızlık, erkek veya kadın sesi gibi ses değişikliği, inceliği, kalınlığı gibi durumlan minimize etmeye çalıştık. Bu anlamda insanlan rahatsız etmeyecek çok düzgün bir ses sistemimiz var. İlk başlarda otomatik anons sistemlerimizde belki bazı rahatsızlıklar oldu. Ama şu anda her şey oturdu. Gayet güzel gidiyor.

Enerji yönetimi ve enerji verimliliği doğrultusunda ne tür çalışmalar yapıldı?
Enerji yönetimini bahsettiğim gibi tamamen senaryolar oluşturarak netleştirmeye çalışıyoruz. Çünkü sistem içinde bunlar yok. Ayrıca bütün bölümler zonlamayla yapılıyor bizde. Bütün ısıtma ve soğutma zon zon yapıldı ki, açık olmayan bölümlere, kiralamadığımız bölümlere veya çalışılmayan kapalı olan bölümlerin ısıtma ve soğutmasının çalışmaması, boş yere enerji harcanmaması, havalandırma sistemiyle oynanmaması için. Mesela kapalı bölümlerimizin zonlan kesinlikle kapalıdır. Hiçbir şekilde ne elektrik veririz ne havalandırma veririz ne ısıtma-soğutma hiçbir şekilde vermiyoruz. Kiralamadığımız bölümler aynı şekilde enerji tüketmiyor. Beli bölümlerde, belli oranlar şeklinde zonlamalarla götürdük bu işi. Sadece çalışan zonlarda elektrik ve havalandırma açık tutuluyor. Ayrıca herkes kendi ofisinde istediği şekilde ısıtma-soğutma hizmetlerini de alabiliyor.
> Enerji tüketim miktarları nedir?
Tüketim değerleri konusunda günlük 90.000 kik >\vatt saat tüketimimiz vardı. Bunu 70.000 kilo\vatt/saat’e kadar düşürdük çeşitli senaryoları geliştirerek ve uygulayarak. Daha da aşağı indirmeyi düşünüyoruz ancak burada da konfordan taviz vermemeye çalışıyoruz. Iklimlendinneye dikkat ediyoruz. Mesela kışın biraz daha serin tutmaya çalışıyoruz çünkü insanlar kalın giyinebiliyorlar. Sıcak yapmıyoruz yani.
Yazın da insanların çok fazla soğuktan rahatsızlık duymaması için dereceleri belirliyoruz. Bunlara tamamıyla uymaya çalışıyoruz.

Bu senaryoların tam olarak oluşturulup, uygulamaya geçmesi yönündeki hedefiniz nedir? Bu çalışmaları ne zaman sonlandırabileceksiniz?
Yılı tamamıyla bitirmemiz, özellikle yaz sezonunu da bitirmemiz gerekiyor ki bir yalın senaryosunu çıkarabilelim. Çünkü Kasım ayında bu çalışmalara başladık. Kış dönemini geçiriyoruz, Mayıs ayanda bahar dönemini geçireceğiz. Yazın ve yazın arkasından bir üç aylık son bahar dönemimiz olacak. Bunu bitirdiğimiz zaman bizim minimum hedefimiz ilk başladığımız 90.000 kilowatt/saat günlük enerji tüketimini en az yüzde 25 oranında düşürebilmek. Elektrik konusunda koridorlarımızda vs. her yerde kontrol sensörleri var. Hareket var ise yanıyor, onun dışında tek bir lamba yanıyor.
Yürürken mesela koridorda siz ilerledikçe lambalar yanarak ilerliyor, sizin yolunuzu aydınlatıyor. Bütün koridorları bu şekilde yaptık, bu açıdan da önemli bir tasarruf sağladık. Suda da aynı şekilde bir hedefimiz var. Mesela maksimum ayarda vermiyoruz suyu.
Özellikle kontrol vanalarından normal akıp dişinizi fırçalayabileceğiniz, elinizi yıkayabileceğiniz değerlerde ayarlamaya çalışıyoruz. Çünkü çok fazla boşa akabiliyor su. Elektronik musluklar olduğu için bıraktığınızda en az 5 saniye açık kalabiliyor sular. Yıkarken de boşa gidebiliyor. Son hızla akan bir suda elinizi yıkayamıyorsunuz doğru düzgün, sıçrıyor vs. Onun için suları daha kullanılabilir derecede ayarladık ki, hem boşlukta akan su hem kullanım anında akan sudan tasarruf etmeye çalışıyoruz. Daha maksimum kullanım sağlamaya çalışıyoruz. Tabi bu konuları daha iyi hale getirebilmek için de çalışmalarımız, çözüm önerilerimiz gündeme geliyor.

Asansör ve yürüyen merdivenler konusunda ne tür sistemler mevcut?
Asansör ve yürüyen merdiven sistemleri konusunda Otis ve Schindler markalarıyla çalışıldı. Bunlar zaten dünyaca ünlü markalardır. Onların bakımları da devam ediyor. Yürüyen merdivenler tamamıyla elektronik.
Yolcu üzerindeyken ihtiyaç olduğunda çalışıyor, boşken çalışmıyor. Asansörler zaten belli katlara çalışıyor. Çalıştığı sürece elektrik harcıyor. Onların bakımları da zaten yapılıyor. Kullanılan sistemler zaten bize uzun yıllar hizmet edecek şekilde yapılandırıldı.
Çünkü yap-işlet’in en büyük özelliği şu: Yapıp işleteceğiniz için en iyisini yapmak zorundasınız. 20 yıl boyunca bakıma harcayacağınız para bakımdan çok fazla olmamalı. Onun için basit bağlamda kriterlerde gidemiyorsunuz.
20 yıllık bakım onarım masraflarını göz önünde bulundurmak zorundasınız. Mesela bizim ilk projede yerler mermerdi. Biz o mermerden granite döndük. Çünkü mermerin bakımı ve yıpranması granitten çok daha fazla.
20 yıl içinde belki iki-üç kez mermer değiştirme durumumuz olacaktı. Aynı mermeri bulamayacaktık, renkleri tutmayacaktı vs. Bunları da göz önünde bulundurarak projede o zaman değişiklik yapmıştık. Bunun gibi birçok değişiklikler yaptık. Binayı betondan çelik konstrüksiyona çevirdik mesela.
Hem daha hızlı bitirelim diye. Bu tür gelişmeler yap-işlet modelinde her zaman göz önünde bulundurulması gereken sistemler.


Rakamlarla İSG Havalimanı

  • 210 bin metrekare kapalı alan,
  • 112 adet check-in kontuarı, 24 adet şelf check-in kiosku, J Gelen ve giden yolcular için 20’şer adet pasaport kontuarı
  • 5.000 metrekare restoran ve kafe alanı,
  • 3.300 metrekaresi gidiş bölümü ve 1.200 metrekaresi geliş bölümünde olmak üzere toplam 4.500 metrekarelik alana yayılan alışveriş bölümü,
  • 3 adet apron manzaralı yelken lounge ve CİP bölümleri,
  • Terminal binası ile bağlantılı iki katlı VIP binası
  • 400 metrekare konferans salonu,
  • 4.718 araç ve 72 otobüs kapasiteli dört katlı otopark,
  • Kara ve hava tarafından ayrı girişleri olan 128 odalı havalimanı oteli,
  • 8 adet en büyük gövdeli (IATA kod E) veya 16 adet orta gövdeli (IATA kod C) uçağa eş zamanlı hizmet verilebilecek çoklu uçak park ettirme sistemi.

X